Çay yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın farklı birçok coğrafyasında da önemli bir kültürel değer. Kimi ülkelerde süt, kimi ülkelerde limon, kimi ülkelerde ise bal ile servis edilen çay, ilginç ritüelleriyle de dikkat çekiyor. 

İngiltere

1-İngiltere

Dünyada çay denilince akla gelen ilk ülkelerden biri de İngiltere’dir. Siyah çaya olan düşkünlüğü ile bilinen İngiltere’de sütlü çay ritüeli, bir sembol haline gelmiş durumda. Porselen çaydanlıkların ve çeşitli atıştırmaların da yer aldığı “5 çayı” kavramı İngiltere’de ortaya çıkmıştır. 

Rusya

2- Rusya

Rusya’da ve Ukrayna’da çay içmek istediğinizde çok tanıdık bir çayla karşılaşabilirsiniz. Semaverde demlenen siyah çay, kupalarda servis edilir. Rusya’da çay içmenin en enteresan noktasıysa şeker yerine frambuaz ya da çilek reçeliyle karıştırılmasıdır.

Vietnam

3- Vietnam

Vietnam’da çay içmeye karar verirseniz siyah çaydan ziyade bitki çaylarıyla karşılaşacağınızı hatırlatmamız gerekir. Lotus çiçeğinin içine eklenen ve yöresel olarak değişiklik gösteren baharatlarla baharlanan çay, sıcak suya atılıp demlenerek servis ediliyor.

Tayvan

4-Tayvan

Tüm dünyada popüler olmaya başlayan “sütlü inci çayı”, yıllardır Tayvan gelenekleri arasında yer alan özel bir çaydır. Hem soğuk hem de sıcak servis edilebilen Sütlü İnci Çayı, şeker şurubu ile tapyoka incilerinin pişirilmesiyle hazırlanıyor. İlginç görüntüsüyle dikkat çeken Sütlü İnci Çayı’nın tüketim miktarının da arttığı görülüyor. 

Hindistan

5-Hindistan

Dünyada çay üretiminin en çok yapıldığı ülkelerden biri olan Hindistan’da çay genellikle süt ile birlikte servis ediliyor. Bunun yanı sıra çay içerisine süt ve şeker gibi geleneksel yöntemlerin yanında “masala” adı verilen bir çeşni de karıştırılıyor. Ayrıca sadece Hindistan’da yetişen “Darjeeling” bitkisinin çayı da, Hintliler tarafından en çok tercih edilen çaylar arasında yer alıyor. 

1- İçinde yılan ya da akrep bulunan pirinçten yapılmış şarapları en önemli ve geleneksel içkileridir.

2- Vietnam denince akla ilk gelen şeylerden biri olan üçgen hasır şapkalar hem güneşten korunmak hem de su içmek için kullanılır.

3- 3. Dünya ülkeleri arasında %94’le en fazla okur yazar oranına sahip olan ve aynı zamanda işsizlik oranı en düşük olan ülkedir.

4- Vietnamda 54 farklı etnik köken vardır.

5- Ülkenin %40’ının soyadı ‘Ngyugen’.

6- Ulaşım ihtiyaçlarının %60’ını motosikletlerle karşılarlar. Ülkede kayıtlı motosiklet sayısı araba sayısının 20 katıdır.

7- Dünyanın en büyük ‘kaju’ ve ‘karabiber’ üreticileridir.

8- En zor öğrenilen dillerden birine sahiptir. Aynı kelime 6 farklı tonlamayla 6 farklı anlamda kullanılabilir.

9- Su üzerinde yapılan bu kukla gösterileri, kültürlerinin en önemli parçalarından biridir.

10- Okullarda teneffüs zili yerine ‘çan’ çalınır.

Siz de bu ilginç ülkeyi merak ediyorsanız işe vize almakla başlayabilirsiniz. Hızlı Vietnam Vizesi için; http://tr.vttravelplus.com/hizli-vietnam-vizesi

Vietnam yemyeşil dağları, kendine has kalabalık şehirleri, altın kumlu plajları ve yemekleriyle Güneydoğu Asya’nın en çekici ülkelerinden biri. Vietnam’ın başkenti Hanoi ve Ho Chi Minh City ülkenin hızlı modernleşmesine rağmen kültürüne bağlı, gelenekselliğini koruyabilmiş ender yerlerden. Vietnam denilince ilk akla gelen şey  tabii ki pirinç tarlaları.

Peki nereden bu pirinç tarlaları?

Vietnam’daki toplam pirinç üretilen 2 milyon 830 bin hektar alanın 2 milyon 50 bini Mekong deltasındadır ve ülkenin toplam 7 milyon ton pirinç üretiminin 5 milyon 100 bin tonu gene Mekong deltasından elde edilmektedir. Hal böyle olunca Mekong deltasına geldiğinizde pirinç ve pirinç tarlaları ilgi alanınıza girmese bile buradaki milyonlarca insanın geçim kaynağı, sofralarında ise milyarlarca insanın besin kaynağı bu mucize bitki ile ilgili birçok eğitici ve genel kültürünüzü arttırıcı bilgiye istem dışı sahip olursunuz.

Pirinç Tarlaları

Pirinç için sanki özel ayarlanmış bu bölge ikliminde sadece iki mevsim vardır. En çok yağmuru Mayıs ayında bırakan Muson yağmurlarının görüldüğü, Nisan’dan Kasıma yağışlı mevsim ve kasımdan nisana kuru sıcak mevsim.

İlk çimlenme döneminde çok suya, hasat döneminde ise kuru iklime ihtiyaç duyan pirinç için bu iklim şartları sanki ilahi bir elle ayarlanmış gibidir.

Genelde deltanın büyük bir kısmında ocak ya da şubat ayında ürün elde edilir. Bazı zengin toprak sahipleri oldukça zor olan ekim işlemi için gerekli insan gücünü karşılayabildikleri ve hazır bir sulama sistemine sahip oldukları için Ocak’tan sonra mart ayında bir hasat daha yapabilmektedirler. İki hasat yapılan bölgelerin yüz ölçümü 250 bin hektarı geçmiyor…

Özetle Vietnam, dünyanın en büyük pirinç üreticilerindendir. Dağların yamaçlarında yer alan çok sayıdaki teras eşsiz güzelliği ve ihtişam görünümüyle ününe ün katıyor.

Vietnam’ın ünlü pirinç tarlalarını görmek için can atıyorsanız bizimle şimdi iletişime geçebilirsiniz. 🙂

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Büyükelçisi Pham Anh Tuan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti.

Kabulde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sunan Vietnam Büyükelçisi Tuan, son olarak Vietnam Dışişleri Bakanlığı Yerel Yönetimler Dış İlişkiler Birimi’nde Genel Müdür Yardımcısı ve elçi olarak görev yapıyordu.

15 Eylül 2015 Ankara’da Büyükelçi Pham Anh Tuan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güven mektubu sunmuştur.

Vietnam Bayramı 2016
Vietnam Tet Bayramı 2016

Büyükelçisi Pham Anh Tuan Istanbul'da gezidi
Büyükelçi Pham Anh Tuan Istanbul gezisi

Kaynakları:
http://www.vietnamembassy-turkey.org/

Büyülü doğanın evi: Vietnam

Tay Ninh yakınındaki Cu Chi tünelleri de bunlardan biri. Yaklaşık 200 kilometre uzunluğundaki bu tüneller, Vietnam Savaşı‘nda gerillalar tarafından Amerikan askerlerine karşı savunma amaçlı kullanılmış. Kapadokya’daki yeraltı şehirlerini anımsatan tüneller, ufak tefek Vietnamlılara göre yapmılmış ve obez Amerikalıların sığması mümkün olmamış. Bir Amerikan tankı ve gerillaların hazırladığı akıl almaz bubi tuzakları da görecekleriniz arasında…

thanh pazarı
Thanh Pazarı geç saatlere kadar açık ve her türlü ürünü bulabileceğiniz bir yer

Vietnam Savaşı’nda, 3 milyon “40 bin Amerikalı orduda görev yapmış; 58 bini hayattını kaybetmiş. Bügün Washington D.C.’de yer alan Vietnam’ın ‘V’si şeklindeki antı, savaşta ölenlerin anısına inşa edilmiş. Savaşın ABD’ye maliyeti 165 milyar dolar olmuş ama ekonomiye getirdiği tahmini maliyet bunun en az iki katı. Bu savaşa göre iki misli daha fazla askerin öldüğü Köre Savaşı’nın maliyeti ise daha kısa sürdüğü için 18 milyar dolarda kalmış.

Savaş Vietnam‘a çok daha ağır bir fatura ödetmiş. Ölen ya da savaş yarasıla sağ kalan insan sayısı tam 4 milyon! Rusya ve Çin ise bu kanlı savaşın kansız tarafında… Savaşta Amerikalılara karşı Kuzey Vietnam’ı destekleyen iki ülke, sadece silah yardımı yaptıkları için insan kaybı yaşamadı. Savaşta 3 bin 689 uçak, 4 bin 857 helikopter ve 15 milyon ton cephane kallanan ABD Vietnam’dan çıkınca, Kuzey Vietnamlılar Nisan 1975’te Vietnam’ın tamamını ele geçirdi.

Süprizlerle dolu güzel ülke

‘Tanrı hissettiğiniz yerdedir’ felsefesini benimsiyorum. Vietnam ziyaretimde de Çin Mahallesi’ndeki bir tapınağa gidip tütsü yakmış ve barınşın egemen olduğu bir dünya dilemiştim. Ne yazıkki bugün bu satırları oradan yazsam, dileğim yine aynı olurdu… Vietnam Savaşı’ndan kalan dehşet fotoğraflarını hatırlıyorum ve o sahneler, bugün çok daha yakınımızdaki insanların gözyaşlarını, çocukların kordu dolu bakışlarını getiriveriyor gözlerimin önüne…

Vınh Trang tapınağı
Vınh Trang tapınağı

Yenebilen her şey sokak mutfağında yer alıyor
Yenebilen her şey sokak mutfağında yer alıyor

Vietnam değişik kültürlerden taşıdığı izleriyle süprizli bir ülke. Güzelliklerini dış dünyaya açma çabasını görmeli, bu havayı soluyarak kendi deneyim hazinenizi zenginleştirmelisiniz. Kim bilir belki benim gibi eski bir Fransız kafesine gider, lezzetli br fincan Vietnam kahvesi içerken fonda çalan aryayı dinler ve izlenimlerinizi notlara dökersiniz…

Kaynak: Hürriet Seyahat Gazettesi.

Son Doong (Vietnamca: Hang Sơn Đoòng), Vietnam’ın başkenti Hanoi’nin 450 km güneyinde bulunan “Quang Binh” ilindeki milli parkın sınırları içerisinde yer alan dev bir mağaradır.

1991 yılında bir çiftçi, Vietnam’daki Phong Nha-Ke Bang Milli Parkı’nda daha önce keşfedilmemiş bir mağara olduğunu fark etti. Mağaranın girişinden garip bir su sesi geliyordu. Çiftçi bu gürültüden korkunca, mağaranın içine girmekten vazgeçti. Vietnamlılar bu mağaraya “Son Doong” adını verdiler ancak hiçbiri mağarayı keşfetmeye cesaret edemedi.

Vietnam-son-doong-1

Bilim adamı Howard Limbert’in önderliğinde bir grup, 2009 yılında bu mağarayı keşfetmeye karar verdi. Grup, en sonunda 5 kilometre uzunluğunda ve 150 metre genişliğindeki bu “şahsına münhasır” mağarayla karşılaştı.

Vietnam-son-doong-2

Keşif sonunda, Son Doong dünyanın en büyük mağarası ilan edildi. Son Doong mağarası; endemik bir bitki bitki örtüsüne, hayvan türlerine, göllere ve hatta bulutlara sahip!

Vietnam-son-doong-3

Bu mağaranın içine girebilmek için bir halat yardımıyla 80 metre aşağıya doğru inmeniz gerekiyor.

Mağaranın içinde nispeten hızlı akan bir nehir bile var.

Vietnam-son-doong-4

Son Doong mağarasında zümrüt yeşili renginde küçük göller ve plajlar görebilirsiniz.

Mağara değerli fosil kalıntılarına ve sarkıtlara da ev sahipliği yapıyor.

Vietnam-son-doong-5

Kayıtlara göre mağaranın içerisinde 70 metreden uzun dikitler var.

Vietnam-son-doong-6

Mağaranın içindeki kireçtaşı katmanlarını dolduran bu kocaman incilerden, hediyelik eşya niyetine birer tane alabilirsiniz.

Vietnam-son-doong-7

Mağara üç metre büyüklüğündeki ağaçlardan oluşan bir ormana, maymun, kuş ve yarasa gibi farklı türlerden hayvanlara da ev sahipliği yapıyor.

Vietnam-son-doong-8

Mağaranın kendine özgü bir iklimi çeşidi de var. Bulutlar, dış dünya ile mağara arasında belirgin bir sıcaklık farkı oluşturuyor.

Vietnam-son-doong-9

Vietnam-son-doong-10

Kaynakça: http://seyahat.mynet.com

Kuzey-Batı Vietnam’da, Hanoi’den 8-9 saat tren, sonrasında da 1 saat minibüs yolculuğu ile ulaşılan, Çin sınırındaki muhteşem kasaba. Güler yüzlü, misafirperver, son derece insancıl H’mong ve Dzao yerlileri ile tanışabileceğiniz Sapa’da yapacak çok şey var. İlk izlenimim Cunda Adasının dingin, huzur veren haline çok benzediğini fark etmem oldu. Sapa’da özellikle çevredeki sayısız yürüyüş rotasını, yerel kıyafetleri içindeki H’mong ve Dzao kadınları ile yapabilirsiniz. H’mong’lar yürüyüş boyunca bir yandan, iplik eğirip bir yandan da el yapımı çanta, kıyafet ve takıları gösterip, tanıtıp, almanız için sohbet ediyorlar. “Buy from me” (Benden satın al) en çok duyacağınız cümle. Hiç yırtıcı ve ısrarcı olmadan, o kadar güzel bakarak söylüyorlar ki almamak mümkün değil. Zaten Vietnam’dan hediyelik almayı düşünüyorsanız bence bütün alışverişinizi Sapa’daki H’mong ya da Dzao’lardan yapın. Otlardan, çiçeklerden yaptıkları küçük takıları birden bire boynunuza takıveriyorlar. Yol boyu bizimle yürüyen kadınlara “Erkekleriniz nerede?” diye sorduk. Erkekler tarla, tamirat işleriyle uğraşırken, kadınlar İngilizce öğrenip turistlere eşlik ediyormuş.

sapa (1)

Vietnam Devleti, buraya bir nevi özerklik vermiş. Azınlıklar devletin verdiği toprakları ekip biçip ürettiklerini kendi ihtiyaçları için kullanıyorlar. Sapa’da kalmak için çok alternatif var. Uygun fiyatlı otelleri veya H’mong ya da Dzao yerlileriyle -onların zorlu şartlarına razı olarak- evlerde kalınabilir. Lao Chi köyü en güzeliydi. Yol boyu dere kenarlarından geçiliyor. Pıtrak gibi bitmiş reyhanlar her yerde. “Cat Cat” köyü bir başka yerleşke, vadinin en dibinde olduğundan yürüyerek inerseniz ve dönmek için nefesiniz yetmezse, 2$’a bir Vietnamlının mobiletinin arkasında Sapa’ya geri gelebilirsiniz.

Sapa (2)

Vietnam’ın her yerinde olduğu gibi Sapa’da da bir çok masaj salonu var. Bacak ve ayaklara uygulanan masaj, Vücut masajı ise Vietnam tekniğiymiş. Sapa’nın içinde bir de semt pazarı var ki, evlere şenlik. Et bölümünde kesilmiş köpekleri, yılanları askıda görünce şaşırmamak elde değil. Vietnamlılarla yaptığımız sohbette neden köpek yediklerini sorunca alınan cevap şaşırtmıyor tabii: “Herkes yiyebilecek nesi varsa onu yiyor!” Sapa harika doğal güzelliklerinin yanında, aydınlık, uygar, kendini turizme ve turistlere rağmen korumayı başarmış, örnek alınacak bir kasaba, özellikle o minyon, güler yüzlü yerlileriyle birlikte.

Kaynak: http://cuneytgoksu.blogspot.com.tr/

Son dönemdeki Irak-Afganistan savaşlarını kenara koyarsak, dünyanın yakın sayılacak dönemde yaşadığı en acımasız savaşlardan biridir Vietnam Savaşı.
– 2 milyondan fazla Vietnamlı asker ve sivil, 60,000 ABD askeri ölmüştür.
– ABD’de oturma odalarından izlenen ve ABD’nin resmen yenilgiyle çıktığı ilk savaştır.
– 1955’de başlayıp önceleri Güney ve Kuzey arasında devam ederken, ABD’nin aktif olarak savaşa girip Laos ve Kamboçya’ya da sıçramasıyla en şiddetli hale gelmiştir.
– Kuzey Vietnamlılar tarih boyunca Çin, Japon ve Fransız işgalcilere karşı kullandıkları tünelleri, ABD savaşında da kullandılar. En uzunu 250 km’yi bulan Cu-Chi’deki tüneller, Saygon’daki ABD üssünün altına kadar uzanıyordu. Amerikalılar, üssün içinde aniden beliren “Vietkong”ların bu tünellerden geldiğini uzun süre keşfedemedi.

Uzun Vietnam Savasi'ndan kisa notlar (1)

Uzun Vietnam Savasi'ndan kisa notlar (2)

– Ho Chi Minh ya da halk arasındaki adıyla “Ho Amca” 1890’da, Orta Vietnam’da doğdu. Ülkesinin Fransa işgalinden kurtulması için çalıştı. 1920’lerde Lenin döneminde Sovyetler Birliği’nde bulundu ve sürgündeki Vietnamlıları sosyalist bir devrim için örgütlemeye başladı. Ülkesinin kurtuluş ve bağımsızlığının bu ülkedeyken öğrendiği Marksist-Leninist öğretiler ve pratiklerle olacağına inandı. 1941’deki Japon işgalinde Hindiçin Komünist Partisi adına Vietnam için çalıştı, 1945’de Vietnam Devlet Başkanı olduğunda, hemen bağımsızlık bildirgesini yayınladı. Vietnam Savaşı sırasında önemli sağlık sorunları yaşıyordu, bu yüzden, cephede ön saflarda değildi, ama geride öğretileriyle ve stratejileriyle yer aldı. Hanoi’de, 3 Eylül 1969’da öldü. Ho Amca sadece ülkenin kurucu komünist lideri değil aynı zamanda bağımsızlık mücadelesinin devrimci ruhu olarak tarihteki yerini aldı. ABD’de yaşadığı dönemde, Amerikalıların iş yapış biçimlerindeki “sabırsızlığı” fark etti. Savaş sırasında askeri danışmanlarına söylediği bir cümlesi çok ilginç: “Merak etmeyin, Amerikalılar çok sabırsız insanlardır. İşler ters gitmeye başladığında terk etmeye başlayacaklardır.”

Uzun Vietnam Savasi'ndan kisa notlar (3)

– Savaş boyunca ABD toplam 1.900.000 sorti yaptı, 6,5 milyon ton bomba bıraktı. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’ya atılan toplam bomba miktarı 2,5 milyon ton’du!
– 1962 – 1971 arasında, 15.000 kilometrekarelik Güney Vietnam bölgesine, yani ülkenin yirmide birine, etkisi 100 yıl sürecek, 72 milyon litre Defolitan ya da bilinen adıyla “Agent Orange (turuncu etken)” denen kimyasal silah atıldı.
– Savaşın ilk yıllarında, Güney’deki yerli halk, Vietkong gerillalarından destek alıncaya kadar, B52’lerden atılan patlamamış bombalardan yaptıkları anti-tank mayınlarıyla, yılan zehri sürülmüş demir çubuklardan yaptıkları bubi tuzaklarıyla direndiler. Bu tuzakların çoğu öldürmek yerine yaralamayı hedefliyordu.

vietnam gezi

Vietnam’ın tarihine dikkatli bakılınca, Latin Amerika ile benzer kaderi paylaştıklarını söylemek olası: yüzlerce yıllık sömürgeleşme, son yüzyıl içinde verilen bağımsızlık mücadelesi ve savaşla gelen özgürlük! Vietnam soğuk savaş dönemindeki kutuplaşmadan payına düşen Sosyalizm öğretileri ve Ho Amca’nın liderliği, düşünceleri ile 1980’lere geliyor. Fakat bu tarihten itibaren Vietnam Komünist Partisi, Çin Modeli’ni benimseyerek, kapitalist öğreti ve araçlarının neredeyse tümüne kapılarını açmış. Ülkenin bürokrasisi hala Sosyalist olsa da, sokaklar, iş ve sanayi küreselleşmenin araçlarıyla bezeli. Vietnamlılarda tarifsiz bir dakiklik ve disiplin var. Geçmişten de gelen gelenekçilik ve köklerine bağlılık, savaşlarla şekillenmiş direnç, zor koşullara dayanıklılık ve son yıllarda yaşanan “açılım politikaları” ülkenin geleceği konusunda, bence, soru işaretleri uyandırıyor. Ülkenin adından başka bir yerde sosyalizmin izine rastlamak gerçekten zor. Küba’da uygulanmaya yüz tutan ve “kendi modelini yaratmaya” dönük arayışların tersine, benimsenen “Çin Modeli” neredeyse bire bir uygulanıyor. ABD ile yapılan vahşi savaşa savaşan Kuzey-Güney insanı arasında da öfkeden eser kalmamış.

Kaynak: http://cuneytgoksu.blogspot.com.tr

Vietnam’ın Türkiye’de ne kadar bilindiğinin veya merak uyandırdığının, yaş gruplarına göre değiştiğini düşünüyorum. Çoğunlukla 68’lerden kalan “Ho Ho Ho Sin Mich, Ernesto’ya bin selam, 2-3 daha fazla Vietnam” sloganlarıyla tanıştık Vietnam’la. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, bölgesel savaşların en vahşisinin yaşandığı bu ülkenin o minyon, zayıf, çelimsiz gibi görünen yürekli insanlarının çeliğe, ateşe ve kimyasal silahlara karşı direncini kimi zaman bir filmde izledik kimi zaman da kitaplardan okuduk, oradan çok uzaklardaki coğrafyamızdan. Geçen yıllardan sonra savaş bitti, bağımsızlık ve Sosyalist Cumhuriyet ilan edildi. 1986’da Vietnam Komünist Partisi’nin 6. Kongresi ile planlı ekonomiden, sosyalist temelli piyasa ekonomisine geçiş yapıldı. Ülke yabancı yatırıma açıldı, sanayi, üretim, inşaat ve turizm yatırımları hız kazandı. Bu dönemde, Türk insanı da dünyada olduğu gibi, Vietnam’ı, sosyalist nüvesinden çok tekstil, sanayi üretimi ve turizm sektöründeki atılımlarıyla tanımaya başladı. Bu atılımların doğurduğu hızlı ve ani büyüme Vietnamlıların gelir dağılımında da büyük bir farklılığın oluşmasına neden oldu ve olmaya devam ediyor.

Kisaca-Vietnam-Tarihi (1)

Tarihçe

Vietnam, 1800’ün başına kadar neredeyse bin yıl, Çin Devleti’nin kontrolündeymiş. 1800 – 1945 arasında da Fransa’nın sömürgesiydi. İkinci Dünya savaşı sırasında Japonya tarafından işgal edildi, fakat Fransız yönetimi yerinde kaldı. Savaştan Japonya’nın yenik çıkması üzerine, Fransa Hindiçin olarak bilinen Vietnam-Kamboçya-Laos bölgesini geri almak istedi. Hindiçin Savaşı böyle başladı. Savaşın sonunda Fransızlar bölgeden çekildi. Şimdi Vietnam olarak bilinen topraklar Kuzey ve Güney Vietnam şeklinde ikiye bölündü. Bölgenin birleşme sürecine girmesi bekleniyordu ki, Sovyetler Birliği ve Çin’in desteklediği Kuzey ve ABD’nin desteklediği Güney arasında Vietnam Savaşı başladı. Saygon’dan son ABD askeri 1973’te çekildi. Savaşı 1975’te, fiili olarak Kuzey kazanmıştı. Kuzey ve Güney birleşip Sosyalist Vietnam Cumhuriyeti‘ni kurduklarında yıl 1976’ydı. Aynı yıl Saygon’un adı, Vietnam Savaşı’nın lideri Ho Chi Minh anısına Ho Chi Minh City (HCMC) olarak değiştirildi.

Kisaca-Vietnam-Tarihi (2)

O tarihten sonra Soğuk Savaş’ın da etkisiyle oldukça içe dönük bir yaşam sürüldü. Vietnam Komünist Partisi 1986 da, Çin’deki reformlara benzer uygulamaları hayata geçirme kararı aldı. Böylece günümüze kadar uzanan ekonomik atılımlar gerçekleştirildi, gerçekleştiriliyor.

Kaynak: http://cuneytgoksu.blogspot.com.tr

Aynı meyveleri yemekten, artık burnunuz alıştığından ne koktuğunun ayırdına varamadığınız bir şehirde yaşamaktan, tanıdık yüzleri görmekten, kabuklarını yapraklarını ezbere bildiğiniz aynı ağaçlara bakıp huzurlanmaktan sıkılırsanız bir gün, Vietnam’a gidin. Közlenmiş patlıcanın mistik tütsülerde bekletilip, tatlı-ekşimsi tropikal meyvelerle aromalandırıldığı izlenimi veren kokusu sayesinde, tanıştığınız ilk anda Vietnam ’la cilveleşmeye başlayacaksınız. Olur da bir gün yolunuz düşerse Vietnam’a, ya da sadece gitmeye heveslenmek isterseniz bilmeniz gereken 10 şey:

2

-Vietnam’ın kendine has kokusundan sonra birbirinden sevimli, güleryüzlü, mahçup, çıtıpıtı insanlarına gönlünüzü kaptırmaya başlayacaksınız. Dudakları gülümser bir biçimde yaratılmış Vietnamlılar’a baktıkça bırakın içiniz ısınsın.

1_SEMJ

-Tepesi görünmeyen binalarla çevrelenmemiş başkent Hanoi’nin sokakları daracık, evleri minicik. Mutfaklar evlere sığmamış sokağa taşmış. Sanki şehir soyu pigmelere dayanan Vietnamlılar’ın boyutuna göre yapılmış.

5

-Vietnam, daracık sokaklarından olsa gerek, motorsikletlerle dolu. Karşıdan karşıya geçmeniz gerekirse gözlerinizi kapatıp kendinizi yola atın. Test edildi; karşı kaldırıma sağ salim ulaşacaksınız.

12

-Alıştığımız hiçbir meyveye benzemeyen tropikal meyvelerinden yiyin. Adını bilip bilmemeniz önemli değil, rengarenk sanat eserlerini gördüğünüz anda atın ağzınıza.

phao_hoa

-Tatilinizi, Asya’da yeni yılının kutlandığı Yıl başı Festivali’ne denk getirmeye çalışın. 2016 Yıl başı bayramı şubat ayının 06 ile 14 arasına denk geliyor. O dönemde gidebilirseniz festivale özel, pirinçten yapılan ‘Chung kek’lerden yiyin.

halong

-Kuzey Vietnam’ın en ünlü koylarından Halong Bay’e gidin ve hayal kırıklığı yaşayın. Anakaradan kopup kendini özgürce denize atmış kayalar ne kadar heybetli ve ilginç şekillerde olsa da denizi masmavi ve berrak görememek adaların bütün güzelliğini söndürüyor. Ancak denizin üstüne kurulmuş evler hayli ilginç.

cafe trung nguyen khong dat thuong hieu quoc gia vi ten goi

-Vietnam’ın meşhur kahvesi Trung Nguyen’nden için. Türkiye’ye dönmeden önce yanınıza paket paket alacağınızın garantisi verilir. Kahve çekirdeklerinin içine tamamen sindirilmiş aroması muazzam.

Monsohuyetnuong_mo_hanh__the_gioi_noi_tro

-Deniz ürünleri sevmiyorsanız veya vejetaryenseniz bile Vietnam’ın balıklarından, midyelerinden, karideslerinden yiyin. Bizim bildiğimiz balıklar balık değilmiş. Bu balıklar gizli tutulan bir denizin sularında yumuşamış, lezzetli deniz bitkileriyle beslenmiş sanki.

khong_gian_bu_qt

-Vietnam’da olduğunuz süre boyunca farklı tatlara (hiçbir zaman sizi hayal kırıklığına uğratmayacak) açık olun. Listenin çoğunluğunu yiyecek-içeceğin oluşturduğunu da farkındasınızdır; sadece farklı ve leziz tatlar için bile Vietnam’a gidilir. Sen Nam Thanh (adres: 84B, Nguyen Du, Hanoi) adlı lokanta yeryüzündeki en leziz tatları birleştirip size sunacak, siz de gidip büfeden istediğiniz kadar yiyecek ama hiçbir zaman şiş hissetmeyeceksiniz.

Capture

-Gezmenin en keyifli yanının fotoğraf çekmek olduğunu düşünen gezginler, parmağınızı sürekli denklanşörde hazır tutun. Alışıldık markaların, oradan buradan fırlayan reklamların, her mahallede bulunan Starbucks ve McDonalds’ın henüz şehri sıradanlaştıramadığı bu içten ülkede her saniye fotoğraf çekecek, çekmeye doyamayacaksınız.

*Bu yazı sadece başkent Hanoi gezilip yazıldı. Vietnam’ın başka şehirleri de cennet olmalı. Onlar başka bir gezinin, başka bir yazının konusu.

Kaynakça: http://bantmag.com/